Tralalala
Yazsam yazılmayasıca kelimeleri bir kağıdın üstüne diye düşündüm düşümde. Düşüm düşmüştü kaldırıma ve kaşını yardı. Düşen düşümü kaldırıp, korkma dedim yazmayacağım yazılmayasacı kelimeleri bir kağıdın üstüne.
Üstünü başını sildi düşüm, sıraya dizdi görüldükçe görülesi gelenleri her gece farklı bir hikayeyle birleştirerek. “Geçmiş değil bugün gibi” diye haykıran seslerle inatlaşan karıncaya çok kızdı sarmaşık. Geçen geçtiğiyle güzeldir diyordu Tırmık, hadi mama veriver.
“Küçük bir çiçek açtı bahçenin ortasında, “Beni de unutma” dedi. Unutmadım, unutur muyum hiç?” diye ekledi yapay yapay zekalar. Sen büyüdün de artık yazılarıma da mı karışıyorsun. Unutmadım çiçeği de seni de yapay, sorayım da gül, ne yapaysın?
“Her sabah yeni bir filme başladım” sesleri meşgül ediyor koca, yaşlı, şişko dünyayı. Yapılanların yapılamazlığından bildim bileli şikayet ederek yaptım yapılamayanları, yapılamayacak vakitlerde.
Sessiz sakin bir kelime şelalesi bu, ama şırıl şırıl. Akıyor akmakta olan kanlar, durmayasıcaya damarlarda. İnceden aydım, konuşmak nedir, yazmak nedir, susmak nedir, arkadaş nedir, dost nedir, nedir ulan sevgili?
Boykot ulan boykot. Fantastatistik insanlarsınız ya, çok feci. Bir gündem var bende gündemden içeri. Şaşkın şaşkın bakmıyoruz ama artık. Düsturumuz nettir boykota, yereli destekle gerisini köstekle.
Boy boy çiçeklerim var artık. Boy veremiyorlar ama, benim suyum fazla derin. Öyle uzaktan uzaktan seyretmelik.
Tanrısallığa bu kafayla mı ulaşacağız. Bu kafa çok insan. İnsan nere tanrı nere. Öldürdüğünden beri niçe, ihtiyaç hasıl oldu bir tanrıya.
Delilerle, dilencilerle, orospularla, katillerle dönüyor dünya. Hala diyorlar ki cennet yeğenim cennet. Bence İ’leri E olarak okumayı seviyorlar sadece.
Bırak dönsün, tutma şu dünyayı. Tedarikçim karafilli sigara yollamış, stok sıkıntı var diyor. Aklı selimlerle başımız beladaymış.
Okunur olsun okundukça mide bulandıran yazılmayasıca kelimeler. Ne de olsa “Sen bana geç kaldın, ben sana erken”.