Tesadüf
– anlatı dili fazlasıyla basit tutulmuştur. farklı bir tarz deniyorum ama olup olmadığından emin değilim. edebi olarak zayıf bir metin olduğunu düşünüyorum. fikirlerinizi eposta ile iletebilirsiniz. –
Markette dolaşırken, ihtiyacı olan malzemeleri düşündü: vida, dübel ve biraz kalın ip. Özellikle sağlam bir dübel gerekiyordu; taşıyacağı ağırlık azımsanacak gibi değildi. Alacağı ipin de neredeyse urgan kalınlığında olması gerektiğini düşündü. Mağaza personelinden destek istedi. Detaylı bir konuşmanın ardından tüm malzemeleri aldı, kasiyerle kısa bir sohbet eşliğinde ödemesini yaptı. Keyfi yerindeydi.
Aracına yürüyüp malzemeleri bagaja yerleştirdi. Şoför koltuğuna oturdu ve aracını çalıştırdı. Telefonu otomatik olarak multimedya sistemine bağlandı. Son dinlediği şarkı olan “Eklemedir Koca Konak” çalmaya başladı. Fazla melankolik buldu. Aracı hareket ettirmeden önce **“Ankara’nın Bağları”**nı açtı ve yola koyuldu. Keyfi daha da yerine gelmişti. Zaman zaman şarkıya eşlik etti, zaman zaman direksiyon başında dans ederek yolculuğunu sürdürdü.
Eve vardığında, aracını park etti. Bagajdan eşyaları aldı, çantasını da arka koltuktan alıp aracı kilitledi. Eve girer girmez elindekileri bir köşeye bıraktı. “Akşam ne yapsam?” diye düşünürken, geceden suya koyduğu nohutları hatırladı. Hemen suyunu süzdü, su ısıtıcıya su koyup kaynamaya bıraktı.
Bu sırada salona geçti. Tavana monte etmek istemiyordu askı sistemini; daha güvenli bir çözüm arıyordu. Gözleri odadaki kolonlara takıldı. Köşede, sağlam görünen bir kolon seçti. Malzemeleri oraya bıraktı, alt kata inip matkap, uç ve uzatma kablosunu aldı. Tekrar yukarı çıktı.
Su ısıtıcısı kaynamıştı. Aletleri salona bırakıp mutfağa geçti, nohutları tencereye koyup üzerine sıcak su ekledi. Tuzunu da atıp ocağı açtı.
Yemek pişerken işini tamamlamak istiyordu. Kolonda kancalı vidayı takacağı yeri belirledi. Yüksek bir noktaydı, sandalyeye ihtiyaç duydu. Sandalyeyi getirdi, uzatma kablosunu prize taktı, matkabı çalıştırdı. Matkap sesinden oldum olası hoşlanmazdı ama işi halletmek için katlandı. Birkaç dakika sonra deliği açmayı başardı. Matkabı kapattı.
Etrafa dökülen tozu süpürmek istedi. Elektrik süpürgesini getirip etrafı temizledi. Ancak uzun süredir bu kadar efor harcamadığı için hemen yoruldu. Sandalyeye oturdu, bir sigara yaktı. Birkaç sigara ve kısa bir sosyal medya molasından sonra toparlandı. Mutfağa geçip nohutu kontrol etti. Kaynamıştı, ocağı kapattı.
Salona döndüğünde, dübeli çakmak için çekicin eksik olduğunu fark etti. Alt kata inip çekici aldı, tekrar yukarı çıktı. Sandalyeye çıkıp dübeli yerine çaktı. Vidayı almak için tekrar indi, geldi, tekrar çıktı. Vidayı deliğe soktu, eliyle çevirmeye başladı. Son turlarda zorlandı. Penseye ihtiyaç duydu. Yine alt kata inip penseyi aldı, geri geldi. Vidayı sıktı. Sağlam görünüyordu.
İpi alıp kancaya geçirdi. Biraz çekerek sağlamlığını test etti. Ama içi rahat etmedi. Daha güçlü bir deneme yapmak istedi. İkinci kez zıpladığında, sandalye altından kaydı. Şiddetli bir şekilde yere düştü. Düşerken kafasını köşedeki sehpaya çarptı.
Yerde yatarken kafasından kan akıyordu. Elini başına götürecek kadar hâli kalmıştı. Kanı gördü. Gözleri kapanmadan önce, son nefesini verdi.
Kendini asmak için hazırladığı urgan, kancada hareketsiz duruyordu. Amacına ulaşmıştı. Ama yine de her şey, onun planladığı gibi gitmemişti. Ne de olsa, hayat sürprizlerle doluydu.