Otuzu devirenler
Şu yıla kadar 31 farklı Emre yaşadı varsayıyorum. Hepsinin hayatı başkaydı, üst üste katmanlı yaşadılar, ancak hep ayrı kişilerdi. Sonraki gelen, öncesinin sorumluluğunu aldı hep ancak önceki sonrakileri tahmin bile edemedi. Yol karmaşıklaştı giderek.
32 yaşıma girdim geçenlerde. Bir süredir “hiççi"yim. Kendimi bildiğimden yanadır zaten batıla karşıydım, nazar-fal-deme başına gelir vs tarzı hiç bir şeye itimat etmezdim, ettiklerimi de kaybettim.
Hayat görüşüm yok oldu, bir defterden başımı kaldırdım sanki ve dünya varmış diyebildim. Uyuşturucunun etkisinden kurtulmuş bir bağımlı gibi, artık varolduğum yer için endişe edebilirdim.
Katman katman emrelerin sonralarına dert yanmaktansa artık şimdikiyle uğraşıyorum.
Bugün kadınlar günü, bugün birinin doğum günü, bugün birinin ölüm günü, bugün bir işgal günü, bugün bir kurtuluş günü. Bugün pek çok gün. Hoşumuza gidenler ve gitmeyenlerle beraber.
Profeminist sayılabilir biriyim ancak kutlayamadım bugün etrafımdaki kadınların gününü. Umutsuzluk, kaybolmuşluk var dünyada. Kendimi kandıramadım bugün, kadınlar için, insanlar için daha güzel bir yer var edebiliriz diyemedim. Öldürülen ve ölmeyi seçmeye zorlanan kadınlar çıkmadı aklımdan. 3 gün önce kafasına tekme atılan kadın çıkmadı aklımdan.
Sonra farkettim bu bunalımların esas sebebini. Biz dünyayı hep pembe umduk. İnsanları iyi umduk. Değildi yalnız. Ne dünya pembeydi, ne insanlar iyidi. Her kötülükde anlamlandıramamak sıktı canımızı, insanlık bu değil demek istedik.
Sonuçta öğrendiğim şey bu oldu. İnsanlık iyisiyle kötüsüyle böyle bir şey. Kötüler olacak ve iyiler daima bu kötülerle savaşacak.
Bir noktada biter mi bu? Tabi ki biter, daha çok insan okumayı severse, daha çok insan düşünmeyi seçerse, daha çok insan iyi çocuklar yetiştirirse.
Kadınlar günü kutlamayacağım demek mallığına girmemeli. Ne kadar zor da olsa, kadın düşmanlarına inat bu gün kutlanmalı, uğruna savaşarak kazanılmış bu günler, unutturulmamalı.
Kadınlar gününüz kutlu olsun, bir gün inanmalı, mutlu da olacağına.