Osman Hamdi Bey

Posted on Feb 4, 2024

Kalkedon kurulduğunda, güzelim İstanbul’u bırakıp buraya kent kuran kördür deyip Körler Ülkesi adını vermiş birileri. Bugün Kadıköy dediğimiz İstanbul’un güzelim ilçesinin ilk belediye başkanıdır Osman Hamdi Bey!

Osman Hamdi Bey

Ancak bununla kalmaz tabi ki 1842 yılında İstanbul’da doğan Osman Hamdi Bey’in milletimize katkısı. Modern anlamdaki ilk arkeoloğumuz, ilk modern ressamımız, ilk sanat tarihçimiz, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve iki gözümüzün nuru İstanbul Arkeoloji Müzesinin de kurucusudur.

Resme olan tutkusu sebebiyle 1860’da hukuk öğrenimi sırasında Paris’te iken, Paris Güzel Sanatlar Yüksek Okulunda dönemin ünlü ressamları Jean Leon Gerome ve Gustave Boulanger’dan eğitim almayı başardı.

1867 yılında Paris’te bulunan Süleyman Seyyid ve Ahmet Ali (Şeker) Paşa ile birlikte 2. Uluslar Arası Dünya Sergisinde eserlerini de sergiledi.

1871 yılında istanbul’a döndüğünde ilk olarak yabancı elçilerle ilgili bazı protokol görevleri yaptı, ancak zaman içerisinde başarısının görülmesiyle 1873 yılında Viyana’da açılan Uluslararası sergi için görevlendirildi.

Çeşitli devlet görevlerinden sonra, Nemrut Dağı tümülüslerinde kazılar yaptı, Lagina’da bulunan Hekate tapınağında araştırmalar ve kazılar yürüttü. En önemlisi ise Lübnan’da Sayda kazısında keşfettiği kral mezarları oldu.

İstanbul Arkeoloji Müzesinde sergilenen İskender Lahdi Osman Hamdi Bey’e büyük bir ün getirdi. Araştırmaları ve kazıları o kadar ses getirdi ki bir çok avrupa ülkesinden madalya ve nişanlar ile ödüllendirildi.

Müze-i Humayun’a müdür olarak tayin edildiğinde, müzeciliği geleceğe hazırlayacağı artık aşikardı ve pek verimli ve pek yenilikçi bir devir açılmış oldu 1881 yılında. Yaptığı en büyük işlerden biri de yabancılar tarafından eserlerin yurtdışına çıkartılmasını yasaklayan kanun için çalışmış olmasıdır diyebiliriz.

Mustafa Kemal Atatürk, uzaklarda bir yerlerde henüz 1 yaşına yeni basmışken, 1882 yılında Osman Hamdi Bey Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinin (sanayi-i nefise mektebi) müdürlüğüne atandı. Hasta adamın son dönemleri yaşanırken, karşılaştığı tüm zorluklara rağmen hem resimlerini üretmeye hem de devlet görevlerini yerine getirmeye devam etti.

1883 yılında başladığı işi bitirerek, batı dünyasının eser kaçakcılığını 1874 Asar-ı Atika Nizamnamesini düzenleyerek durdurmuştur. Osman Hamdi Bey tarafından hazırlanan bu tüzük 1973 yılına kadar yürürlükte kalmıştır.

24 şubat 1910 tarihine kadar üretmeye ve araştırmaya aşk ile devam etti Osman Hamdi Bey. Ömrünün 26 yılının her yaz ayını geçirdiği, planlarını dahi kendisi çizdiği Fransız mimarisi özellikleri taşıyan ve malzemelerinin çoğu yurt dışında getirtilmiş olan evi ise Osman Hamdi Bey Evi ve Müzesi olarak misafir kabul etmeye hala devam etmektedir. Kocaeli/Gebze Eskihisar Köyünde bulunan evini umuyorum hep birlikte ziyaret etme fırsatısını da ele geçirebiliriz. Osman Hamdi Beyin evi

Osman Hamdi Bey’in yaşarken yaptığı resimler dışında, aile üyelerine miras kalmış resimlerden bazılarını ise Prof. Mustafa Cezar ve Ferit Edgü kitaplaştırarak 1985 yılında sevenleri ile buluşturmuştur.

Osman Hamdi Bey, Nü çalışması

Kaplumbağa ve Adam

Osman Hamdi Bey’in bir eserinin hızlı bir incelemesiyle devam edelim. Milleti için başarılı olmaya ve çalışmaya çalışan herkesin yaşadığı bir his vardır. İşle ilgili büyük bir umut ve toplumun anlayışsızlığıyla büyük bir umutsuzluk. Yaptığımız işleri ve çabalarımızı adadığımız kitlenin buna değip değmeyeceğini çoğu zaman sorgulamışızdır. Yol açmayı kendine görev edinmiş yenilikçi insanların yalnızlaşmasını hissettiğimiz eserin iki farklı versiyonu bulunmaktadır.

İlk versiyon 1906 yılında Paris’te Fransız Sanatçılar Derneği tarafından organize edilen bir sergi için yapılmıştır. Kaplumbağa Terbiyecisi İlk Versiyon

Resmin mekanı olarak Bursa Yeşil Camii’nin ikinci katında bulunan bir oda seçilmiştir. Tek ışık kaynağı alçak bir pencere, elindeki ney’i belinde tutan yaşlı bir adam ve yerdeki yaprakları yeme telaşında bir kaç kaplumbağa.

Resme ilk verilen isim “Kaplumbağa ve Adam” olmasına rağmen sonrasında “Kaplumbağa Terbiyecisi” olarak değiştirilmiştir. Fakat bilineceği üzere böyle bir meslek bulunmuyor. Sanat tarihçileri ise, meraktan çatlayarak bir kaç farklı teori ortaya atmıştır.

Özetle bu teoriler, resimdeki adamın Osman Hamdi’yi temsil ettiği kaplumbağaların ise halkı temsil ettiğinde birleşmektedir. Aydınlanmacı kişilik olan Osman Hamdi Bey halkı, elindeki ney’den ve sırtındaki nakkareden anlaşılacağı üzere sanat ile geliştirmeye çalışmaktadır. Fakat halk ve astları Lale Devrinde yaşamakta ve sadece yapraklarla ilgilenmektedir. Ney’i elinde arkada birleştirmesinden ve bıkkınlığında görebileceğimiz üzere umutsuz görünmektedir ve vazgeçmiş gibidir kaplumbağaları eğitme çabasından. Lale devri sırasında yapılan Sadabad eğlenceleri sırasında hava karardığında sırtlarına mum dikilerek etrafta serbest dolaştırılan kaplumbağalara da bir gönderme yapılmış olabileceği de düşünülmektedir.

İkinci versiyonu ise 1907 yılında Dünürü Salih Münir Paşa’ya ithafen detay değişiklikleri ile küçük bir kopya olarak yapmıştır. Kaplumbağa Terbiyecisi İkinci versiyon İkinci versiyonun sergilenmesinden sonra ise, Osman Hamdi Bey’in babasına 1869 yılında yazmış olduğu mektupta “bana yollamış olduğunuz Tour de Monde’u okudum” demiş olmasından yola çıkarak, bu eserin ilhamının “Tour de Monde” dergisinin 1869 tarihli sayısında bulunan “Charmeur de tortoues” (Kaplumbağa terbiyecisi) isimli, aşağıda görülen eserden edilindiği iddiası da bulunmaktadır. Kaplumbağa terbiyecisine ilham olan çizim

Sonuç

Osman Hamdi Bey, aydınlanma çağıyla içinde yaşadığı toplumu ilerletmeye ömrünü adamış ve bizlerin yolunda ışık olmuştur. Kendisine minnetlerimizi ancak bizler de toplumumuz için aydınlanmacı ve ilerici bakış açıları geliştirerek, daha çok üreterek, eserlerimize daha çok sahip çıkarak sunabiliriz.