Neden teknoloji takip etmek yerine yaratmiyoruz

Posted on Aug 8, 2023

Merhaba

Youtube’a içerik üretmek malumunuz üzere bir yaratım süreci gerektiriyor. Haliyle bazen hangi konuyu seçeceğimize karar vermek zor oluyor. Bu sebeple kanalda hangi konuyu istediğinizi size sormuştum. Gelen bir cevap ise şöyle:

Mesela NodeJs çıkıyor peşine NodeJs ile geliştirilen kütüphaneleri yapıştırıyorlar. Biz de senelerce Nodejs kullanmayı öğreniyoruz. Yada React çıkıyor onun karşısına adam Svelte’i koyup React’tan daha iyi olduğunu iddia ediyor. Biz ise senelerce ne React’ı ne de Svelt’i öğrenmeyi bitiremiyoruz. Teknolojiyi inşa etme, yönlendirme ve geliştirme konusunda neyi eksik biliyoruz yada neyi eksik yapıyoruz

Özetle, Hakan şunu sormuş: Neden biz teknoloji üretmiyoruz ve sürekli takip ediyoruz? Güzel soru için teşekkürler.

Teknoloji yetişmemiz mümkün olmayan bir hızda gelişiyor. Hakan’ın da dediği gibi sürekli yeni bir yazılım teknolojisi çıkıyor ve biz bunları öğrenip bitiremeden gündem değişiyor ve yeni bir teknoloji hayatımıza giriyor. Ne olacak bu işin sonu?

Yazılım teknolojileri nasıl gelişir? Ya da herhangi bir teknoloji nasıl gelişir dediğimizde bakmamız gereken ilk yer bilim dünyası. Çünkü, teknoloji dediğimiz şey bilimsel bulguların insan için faydalı hale getirilmesinden başka bir şey değil. Anlayacağınız üzere teknoloji geliştirebilmenin ilk koşulu bilim üretebiliyor olmak.

Bilim ise çoğunlukla paraya odaklanmayan bilgi üretiminden oluşuyor. Bu sebeple devlet politikası olarak desteklenen, kimi araştırmalarda ticari kaygı ön planda olsa da, çoğunlukla araştırma aşamasında merak odaklı ilerleyen bir sistem sayesinde var olabiliyor.

Yazılımla bağlarsak, yazılım dili teorisyenleri, matematikçiler ve bilgisayar bilimciler de benzer şekilde, pratik faydası ilk aşamada görünmeyen işler için bütçeler bulabiliyor ve bu işler için vakit ve efor harcayabiliyorlar. Sonuçta bazı denemeler başarıya ulaşıp yeni bir paradigma, yazılım dili veya yapay zeka modeli olarak karşımıza çıkıyor ve biz de öğrenmeye başlıyoruz.

Örneğin, bir süredir Unison adında, bence çok ilginç bir yazılım dili geliştiriliyor. Unison yazılım geliştirme ortamını metin dosyalarından çıkartıp kendine özgü bir veritabanında tutuyor. Kendilerinin söylediği gibi gelecekten gelmiş bir yazılım dili gibi çalışıyor. Hala çok erken alpha sürümünde ancak geliştirici ekip bu dili geliştirmek için araştırmalarını yürütüyor ve belli bir kaynak bu iş için ayrılabiliyor. Bu işin başarıya ulaşacağının bir garantisi yok, ancak destekleyenlerin bildiği bir şey var. Kendinden sonraki teknoloji işi bir yol açma potansiyeli olan bir çaba.

Türkiye’de ise maalesef ilk günden fayda sağlayamayacak işler için kesinlikle bir bütçe bulma sorunu var. Başarılı olduğunu bildiğimiz pek çok insan çıkıp ben böyle bir ürün geliştiriyorum dediğinde, yermekten ve aşağı çekmekten başka hiç bir şey yapılmıyor. Örneğin, Serdar Doğruyol, Kemal adında, Crystal denen bir dil için bir web framework’ü geliştirdi. Dünya’da destek görebildi fakat Serdar’ın arzuladığı yurtiçi desteği görmekten bir hayli uzak kaldı bu framework. Neden bir veya birkaç firma Serdar’a sponsor olmayıp sadece bu işe efor harcamasını istemedi? Çünkü işlerine yaramayacağını düşündüler, bu framework’ü kullanarak müşterilerine iş satma riskine girmektense, hali hazırda varolan başkaları tarafından geliştirilmiş altyapıları kullanmaya devam ettiler.

Çünkü maalesef ülkemizde ne bireylerde ne şirketlerde ne de siyasilerde uzun vadeli düşünme gelişmiş değil. Kalkıp da uzun vadede geri dönüşü hesaba katmaktansa, gemisini yürüten kaptandır diyerek günü kurtarmak için minimum risk almayı tercih ediyorlar.

Buna büyük bir sebep olarak da, zaman zaman türkiye’de yapılan büyük dolandırıcılıkları da sayabiliriz. Genel olarak insanların anlamadıkları teknolojilere yatırım yapma riskine girmemesinin bir sebebi de dolandırılma korkusu olabilir. Bu sebeple insanlara kendini anlatma becerimizin ve güven toplama yeteneklerimizin de sorunlu olduğunu düşünüyorum.

Tabi az da olsa bazı şirketlerimiz bu tarz araştırma projelerine destek vermiştir, ancak ismen bilemiyorum istisnaları. Bildiğiniz böyle şirketler varsa, yorum olarak ekleyin lütfen.

Bir diğer yönden, şirket içinde de araştırma ve argeye ayrılan bütçeler hep çok kısıtlı ve beklentiler hep çok fazla. Örneğin ReactJS, facebook içinden çıkmış bir proje. Ancak bunu facebook içerisindeki bir ekip ilk başta bir araştırma olarak başlattı. Önce XHP ile başlayan serüven, FaxJS ile devam etti ve nihayet ReactJS dediğimiz bugün kullanmakta olduğumuz kütüphane ortaya çıktı. Ancak şirket politikası bu adım adım ilerleyen araştırmayı destekledi ve ekibine güvenmeyi seçti. Ekibi de başarılı bir sonuca ulaştı.

Fakat her zaman başarı garanti değildir, google pek çok araştırma projesini rafa kaldırmasıyla biliniyor, kimileri ekonomik kimileri teknik sebeplerle rafa kalkmış projeler. Ancak araştırmalar sürekli devam etti. Belki şu anda google ekibinde eş zamanlı birden fazla ayrı soruya cevap arayan araştırma mevcut ve google bunları desteklemeye devam ediyor.

Tabi şimdi ben tech-giant denen teknoloji devlerinden örnek verince, bazıları hemen bizim o kadar paramız yok vs gibi şeyler söyleyebilirler. O yüzden şirket ismini vermeden yeni-zellanda’da yine araştırma projeleriyle ünlü bir başka şirketten bahsedeceğim. Google vs yanında baya küçük kalan bu şirket, başarılı türk yazılımcıların da içinde bulunduğu bir ekibe o kadar düşük ücretler ödüyordu ki şaşırdım duyduğumda. Ancak sonradan farkettim ki, riske ettiği bir para var ortada ve şirket bunu hesaba katarak bütçe belirliyor. Ve bütçeleme işlerini de çok ciddiye alıyorlar. Ekibini ek gelire ihtiyaç duymayacak seviyede finanse ediyor ancak alternatiflerine oranla çok aşağıdaki bir rakamla anlaşıyor. Bazı projeleri başarıya ulaşıyor ve gelirleriyle yeni araştırmalara yelken açıyorlar.

“Demek istediğim, asalak bir sarmaşık olma sakın, varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar, yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?”

Ancak maalesef asalak sarmaşıklarla kaplı bir ekosistemdeyiz, sadece daha çok kazanma hırsına sahip insanlar, daha çok kazanma hırsına sahip şirketlerle birleşerek teknolojiyi yaratmak yerine teknolojiyi en iyi şekilde kullanma çabasına girişiyorlar. Çok iyi kubernetes bilerek sivrilmek varken, kimse kubernetes’in sorunlarını giderebilecek bir araştırmaya yatırım yapmıyor. Ancak dünyada yapılıyor bu, bu sebeple 4-5 yıl sonra artık kube değil zamanzingo kullanacağız deyince, çok iyi kubecülerimiz yeni sertifikalara doğru yelken açacaklar.

Yanlış anlaşılmak istemem tabi ki bazıları teknolojinin kullanımı konusunda çok iyi olacak, ancak güzel olmaz mıydı 10.000 yazılımcının en azından 100 civarı kişi araştırma projelerine odaklanmış olsalar. Odaklanabilirler, yetenekleri ve bilgileri müsait. Ancak ekosistem buna hiç izin vermedi.

Umarım ilerleyen günlerde, hem bilim hem teknoloji dünyası uzun vadeli çıkar gözetmeye başlayarak araştırma projelerine daha çok destek olabilir. Ancak bunda da korkum, yine tarikatler, cemaatlerce veya herhangi bir nepotik oluşumca bilim ve teknoloji dünyası işgal edilecek veya siyasi emellere malzeme edilerek zaman içinde yok edilecekler.

Bunu engellemenin anahtarı ise, hem iş insanlarımızda hem aydınlarımızda yatıyor. Vatandaşın bilinçlenmesi, araştırma bilincinin gelişmesi ve güven ortalamamızın artması gerekiyor ki teknolojiyi kullanan değil, üreten konuma ulaşalım.

Yoksa, elektrikli araba yaptık diye şov yaparken, aslında teknolojik olarak hiç bir şey yapmadığımızı görmemiş hale geliriz. Pardus gibi teknolojileri siyasi arenalarda heder etmiş oluruz.

Kendinize iyi bakın. Hoşcakalın.

comments powered by Disqus