Nazmi Ziya

Posted on Sep 16, 2025

1914 kuşağının en iyi izlenimci ressamı olan Nazmi Ziya, 1881 yılında, Fatih Sultan Mehmet’in hocası Molla Gürani soyundan olan babası Mehmet Ziya Bey’in Aksaray Horhor mahallesindeki evinde dünyaya geldi. İçini kavuran resim aşkı ile babası için ev planları yapmış olsa da, babası karşı çıkarak Sanayi-i Nefise Mektebine gitmesine müsade etmedi ve eğitimini alması için Mekteb-i Mülkiye-i Şahaneye gönderdi. Nazmi Ziya içindeki ateşi hiç söndürmedi, resim öğretmeni olan amcasından, babasına yakalanana kadar resim eğitimi almaya devam etti. Mekteb-i Mülkiye-i Şahanesini bitirdikten sonra, babasını da kaybetmesiyle kendi kararını verip Sanayi-i Nefise Mektebi’ne başladı.

Koc Kahvesi

Osman Hamdi’nin müdürlüğü sırasında 1902 yılında başladığı eğitimi sırasında, Salvatore Valeri’den yağlı boğa, Warnia Zarzecki’den desen dersleri aldı hevesle. Bunun yanında hayranı olduğu Ali Rıza’dan da özel dersler aldı.

Kendi tarzına olan takıntısı yüzünden, akademik olmaya direndiği için bir yıl gecikmeli mezun olabildi 1908 yılında.

Ardından vakit kaybetmeden kendi imkanlarıyla Paris’e gitti. Önce Academie Julien’de Marcel-Andre Baschel ve Henri Paul Royal atölyelerinde çalıştı üç ay boyunca. Kabul alır almaz da Paris Güzel Sanatlar Okulunda eğitimine devam etti. Paris Louvre müzesinde de 2 ay çalışma fırsatı bulmuştu.

Nazmi Ziya bir tutku olarak doğada çalışmayı önemsiyordu. İzlenimciliğin altın kuralı gibi benimsemişti bunu ve atölyede çalışmaktan hiç hoşlanmadı. 1914 kuşağının en iyi izlenimcisi olabilmesini bu özelliğine borçluydu.

Karacaahmet

1915 yılında ülkesinin yaşadığı büyük dönüşümde de yer aldı. Çanakkale siperlerinde verilen müthiş mücadeleyi yerinde gözlemlemek için pek çok sanatçı ve edebiyatçıyla birlikte davet edildi ve savaşı, kahramanları yakından gözlemleyip ardından anıtsal eserler oluşturdu.

Savaşın ardından zorlu dönemlerde bir süre arkadaşlarıyla birlikte tavuk çiftliği işletti. Bir süre de kunduracılık yaptı.

1918’de Sanayi-i Nefise Mektebi’nde resim hocalığına başladı, aynı zamanda 1921’e kadar müdürlük yaptı. 1925 ve 1927 yıllarında bir dönem daha müdürlük görevini üstlendi.

Uzun boylu, iri yapılı ve pipo içmeyi seven, zor süreçlerde bir cumhuriyet ressamına dönüşmüş ve kuşağının en iyi izlenimcisi olmayı başarmıştı. Son bir sergi açtı 1937 yılında, içerisinde sadece kendisine ait 300 resim bulunuyordu. Bir geçiş döneminin tanıklığını yapan sergisi tabi ki eleştiriler de aldı. 12 Eylül 1937 yılında eleştirilere cevaben yazdığı mektubunun yayınlanışını göremeden 11 eylül günü vefat etti.

İzlenimcilik ressamları hızlı olmaya mecbur bırakıyordu, doğada çalışıp gözlemlediklerini tuvale kısa sürede aktarmak için çok çalıştı. Kimi eserlerinin 14-15 versiyonunu senelere yayılan sürelerde tekrar yaparak mükemmeli aradı. Işığın ressamı olarak bilindi ve güneşe aşık olarak yaşadı.

Taksim Meydani

“Sanat medeniyetin anahtarıdır. Hiç olmazsa bu anahtarı olsun kendimiz yapmak zorundayız.” Nazmi Ziya, 12 Eylül 1937

diyerek cevap vermişti son sergisini eleştirenlere. Söylediğini yaptı ve kültürümüz için zengin sanat eserlerini bize kazandırdı. Ruhun şad olsun ışığın ressamı.

Eserlerinin bir kısmı İstanbul Sabancı Müzesinde bir kısmı ise İstanbul Resim ve Heykel Müzesinde bulunuyor. Diğer eserleri ise özel koleksiyonlar buluyor.

Yoğun çalışma dönemlerinde söylediği bir sözüyle sonlandırmak istiyorum.

Kalabalıkta vasiyet ettik, ölmemek olmaz!" Nazmi Ziya

Google Art üzerindeki eserlerini bu bağlantıdan görüntüleyebilirsiniz, https://g.co/arts/tpAjFH7E3GzzAd9r9