Güç Algısı

Posted on Feb 22, 2025

burada bahsedilen konu yalnızca sosyal güç algısıdır.

Genellikle erk arasında mevzu bahis olan güç algısı son dönemlerde alfa(!) erkekler tarafından pek gündem. Güçlü erkek olmak onlar için herşey. Güçlü olmak, güçlü görünmek, güçlü hissetmek. Herşeylerini uğruna feda edebilecekleri bu güç konusunda alfa(!) erkeklerin pek bir fikrinin olmadığı aşikar.

Bu alfalık meselesi zaten başlı başına saçmalık olduğu için o konuyu deşmeyeceğim. Ancak güç konusunda birşeyler yazmak ve üzerine düşünmek istiyorum.

Hayat baştan beri beni ve benim gibi çetrefilli yollardan kendini büyütenleri güçlü kılıyor ister istemez. Bunu talep etmeseniz de gün sonunda dönüştüğünüz kişilik, pek çok kusuru bulunsa da, alfaların hayalini kurduğu kişilik oluyor.

Peki nedir ki bu? Sadece para sahibi olmak sizi güçlü kılıyor mu?

Öyle olmadığı aşikar. Pek çok varlıklı erkek ve kadın sosyal olarak çok güçsüz durumdalar. Bunun için pek çok yaşam koçu pek çok insanı teşvik etmeye ve yönlendirmeye çalışıyor. Fakat ne çare? Güç, zamanla kendi kendinize inşa etmeniz gereken bir şey.

İşin komik tarafı da, kendinizi güçlü gördüğünüz anda güçsüzleşmeye başlıyorsunuz. Fakat belli prensipleri takip ederseniz, en azından belli koşullar altında sosyal olarak güçlü kalabiliyorsunuz.

Eğer hiç kitap okumayan, ek yetenek geliştirmeyen biriyseniz, tekil işinizde ne kadar güçlü olduğunuz sosyal olarak sizi güçlendirmiyor. Kitap okumak, yeni bir dil öğrenmek, yeni bir spor dalı öğrenmek, yeni bir enstrüman çalmak, yeni bir hobi edinmek gibi şeyler sizi sosyal olarak güçlendiriyor. Hayatın içerisinde aktif rol alamayan bir kimsenin, kendisini güçlü hissetmesi mümkün değil.

Köpekten korkan, yüzme bilmeyen, matematikten anlamayan, yabancı dil bilmeyen birisi yalnız kaldığında kendisini güçlü hissedebilir mi? Eğer öyleyse, bu bir yanılsamadan başka birşey olmaz, ki bu da pek çok insanın yaşadığı bir durum.

Daha da komik olan bir durum, güçlü olmak için ne kadar çabalarsanız, o kadar güçsüz görünmeye devam edeceksiniz. Spor salonları, borsa dünyası, dans okulları bu tarz insanlardan geçilmiyor. Güç, para gibi, aşk gibi bir olgu. Hedefiniz olamaz, hedeflerinizi gerçekleştirirken kendiliğinden ortaya çıkan bir durum olabilir yalnızca.

Kişisel fikrim, yatay öğrenme konusuna odaklanmak, mental olarak gelişmek, sosyal olarak gelişmek, ve bedeninizi sağlıklı tutarak yaşandığında gücünüzü hissedebileceğiniz yönünde. Dengeli bir gelişme, ne kadar güçlenirseniz güçlenin, sizi güç sarhoşluğuna itmeyecektir.

Güç sarhoşluğunun temel sebebi, dengesiz olarak sadece bir alanda gücünüzün artmasının sonucudur. Tabi bir de güçlenme hızı bu konuda çok etkili. Eğer frekansınızın üzerinde bir güçlenme sürecine girerseniz, saçmalamaya ve güç sarhoşluğu ile karşılaşmaya mecbur oluyorsunuz.

Biraz daha toplamaya çalışırsam eğer - ki aldığım en büyük eleştiri fikirlerimi yazıya dökerken ipin ucunu kaçırıp konuyu dağıtıyor oluşum - güç algısı temelinde her insanın içsel olarak amaçladığı birşey. Saygınlık, para, fiziksel sağlık, mental sağlık, çeşitli alanlarda yetkinlikler vb konularda yeterlilik hissetmek arzusu bizi ilerlemeye itiyor.

Sonuçta güç algısının temeli de, kabul görme isteğinden doğuyor. Ne kadar travmatikseniz, ne kadar kabul görmemiş hissediyorsanız, güç algınız da o kadar yüksek oluyor. Bu yüzden, güç algısını kontrol altına almak, kabul görmek isteğinizi kontrol altına almakla başlıyor. Kendinisini kabullenmeyen bir insanın ölçülebilir güç öğelerinin kaçına sahip olduğu önemini kaybediyor, ve kırılım anlarında tekrar güçsüzlüğüne geri dönüyor.

Tabi ki mutlak güç sahibi olamayacağınızın, kimi zaman güçsüz hissedebileceğinizin farkında olmak da sizi bu kırılma anlarında mental olarak koruyacak yegane farkındalık oluyor.

En başta insanız, kusurluyuz, ve güç algısı da bu kusurlarımızı gizlemek için kullandığımız bir araç. Bu aracı kullanırken, aracın sizi kullanmasına izin vermemek önemli.

Peki sonuç olarak?

Güç algısı, kabul görme isteğinden doğuyor. Bu isteği kontrol altına almak, güç algınızı kontrol altına almakla başlıyor. Güç algınızı kontrol altına almak, dengeli bir gelişim süreci ile mümkün. Dengeli bir gelişim süreci, yatay öğrenme, mental gelişim, sosyal gelişim, ve bedensel gelişim ile mümkün. Nihai olarak da, tekil amaç, gelişen insana yolculuk etmek.

Bizi diğer canlılardan ayıran algı gücümüzü kullanarak, farkındalık dolu, topluma faydalı, kendimize faydalı ve fayda dolu bir hayat yaşayabiliriz. Tüm dinler ve pek çok felsefenin de temelinde bu yatıyor.

Tanrısal insana ulaşmak…